1. Anasayfa
  2. Avukatlık

Avukatın Müvekkilini Kandırması: Hukuki ve Etik Boyutları


Hukuk, güven ilişkisine dayalı bir meslek alanıdır ve avukatlar, müvekkillerinin haklarını koruma sorumluluğunu taşır. Ancak, avukatın müvekkilini kandırması gibi etik dışı durumlar ne yazık ki zaman zaman yaşanabilir. Bu tür olaylar, hem hukuki hem de mesleki açıdan ciddi yaptırımları beraberinde getirir.

Bir avukatın müvekkiline karşı dürüst olmaması, örneğin vekâlet ücreti alacağının haksız şekilde artırılması veya tahsil ettiği halde müvekkiline iade edilmemesi gibi durumlar, hem avukatlık kanunu hem de meslek etiği açısından suç teşkil edebilir.

O halde, avukatlık mesleği hangi kurallara tabidir ve müvekkillerin haklarını nasıl koruması gerekir? Bu yazımızda, avukatın müvekkilini kandırması durumunda atılabilecek hukuki adımları, avukatı şikâyet etme yollarını ve dava sürecinde avukat değiştirmenin nasıl mümkün olduğunu detaylıca inceleyeceğiz.

Avukatın Müvekkilini Kandırması

Avukatın müvekkilini kandırması, hukuk sisteminde ciddi sonuçlar doğurabilecek bir etik ihlaldir. Müvekkilin güvenini kötüye kullanan bir avukat, sadece bireysel bir sorumluluk ihlaliyle kalmaz; aynı zamanda avukatlık mesleğinin saygınlığına da zarar verir. Avukatın görevi, müvekkili adına en uygun şekilde hukuki süreci takip etmek, onu doğru bilgilendirmek ve menfaatlerini korumaktır.

Ancak bazı örneklerde, avukatlar müvekkillerinin bilgisizliğinden faydalanarak yanıltıcı yönlendirmelerde bulunabilir. Örneğin, asgari ücret tarifelerinin çok üzerinde bir ücret talep etmek ya da ücret alacağı bahanesiyle fazladan ödeme istemek, etik dışı davranışlar arasında sayılabilir. Aynı şekilde, karşı taraftan alınan paraların tahsil ettiği halde müvekkiline iade edilmemesi, dolandırıcılık kapsamında değerlendirilebilir.

Bu gibi durumlarda, müvekkilin elinde yazılı belgeler varsa, avukat tarafından yapılan eylemler daha net biçimde ortaya konulabilir. Özellikle avukatlık kanunu, müvekkilin aleyhine hareket eden, onu kasıtlı olarak yanlış yönlendiren veya zarara uğratan avukatlara karşı işlem yapılmasını sağlar.

Bir diğer önemli husus, müvekkile yanlış bilgi verilmesi durumudur. Örneğin, dava süreci olumlu gidiyormuş gibi gösterilip, gerçekte dosyanın olumsuz ilerlemesi gibi bir senaryo, müvekkilin maddi ve manevi zarar görmesine sebep olur. Bu da, etik dışı davranış olarak kabul edilip, yaptırıma tabi tutulur.

Müvekkiller, bu tür durumlarla karşılaştıklarında, süreci sessizce kabullenmek yerine harekete geçmelidir. Çünkü avukatın müvekkilini kandırması, sadece kişisel değil, kamusal bir etik sorundur. Böyle bir davranışın tekrarlanmaması için hukuki yolların işletilmesi büyük önem taşır.

Avukatın Müvekkiline Yalan Söylemesi

avukatin muvekkiline yalan soylemesi

Teorik olarak bir avukatın, avukatlık mesleğinin temelini oluşturan etik kurallar ve avukatlık kanunu çerçevesinde müvekkiline yalan söylemesi mümkün olmamalıdır. Ancak pratikte, bazı avukatların mesleki sorumluluklarını ihlal ederek, avukatın müvekkilini kandırması gibi etik dışı davranışlar sergilediği görülmektedir.

Bir avukatın, müvekkili adına hareket ederken doğruyu gizlemesi, dava sürecinin seyrini yanlış aktarması ya da dosyada olmayan bir gelişmeyi varmış gibi sunması, müvekkilin karar alma hakkını doğrudan etkiler. Örneğin, dosyanın kazanılma ihtimali yüksekmiş gibi gösterilip, ekstra ücret alacağı talep edilmesi ya da yeni bir dava açılmış gibi gösterilerek vekâlet ücreti alacağının talep edilmesi bu kapsamda değerlendirilir.

Bu tür eylemler etik olmadığı gibi, hukuki açıdan da sorumluluk doğurur. Avukatın bu tür beyanları, müvekkilin zararına olacak şekilde verilmişse, avukat şikayet etme yoluyla hem disiplin hem de adli süreç başlatılabilir.

Müvekkil, avukat tarafından yanlış yönlendirildiğini düşündüğünde, süreçteki tutarsızlıkları dikkatle takip etmek zorundadır. Örneğin, karşı tarafa bir tebligat gönderildiği söylenmiş ancak gerçekte gönderilmemişse, bu durum belgeyle ispatlanabilir.

Yine, tahsil ettiği halde müvekkiline iade edilmeyen paralar da, yalan beyanın bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu gibi durumlarda, müvekkil elinde belge ve dekontlarla avukatı baroya şikayet etme hakkına sahiptir.

Sonuç olarak, avukatın müvekkiline yalan söylemesi, mesleki güveni sarsar ve hukuki bir yaptırımı doğurur. Avukatın müvekkilini kandırması, mesleğin etik yapısını zedelediği gibi, toplumda da avukatlık mesleğine olan güvenin azalmasına neden olur.

Avukatın Yalan Beyanda Bulunması Cezası

Avukatın müvekkilini kandırması, yalnızca etik bir sorun değil, aynı zamanda hukuki bir sorumluluk doğurur. Özellikle avukatın, hem mahkemeye hem de müvekkili adına yaptığı işlemlerde yalan beyanda bulunması, çeşitli yaptırımlarla sonuçlanabilir. Bu tür davranışlar, hem disiplin hem de ceza hukuku kapsamında değerlendirilir.

Öncelikle, avukatlık kanunu açıkça belirtir ki, bir avukat mesleğini icra ederken kurallara uymak zorundadır. Gerçeğe aykırı beyanlar, hem mahkemeyi yanıltmaya çalışmak anlamına gelir hem de müvekkilin aleyhine sonuçlar doğurabilir. Avukatın böyle bir tutumu, avukatlık mesleği için ağır bir etik ihlaldir.

Bir avukatın, müvekkili ile ilgili dava dosyasında gerçeğe aykırı bilgi sunması ya da karşı tarafa yapılmış gibi gösterdiği bir işlemi aslında yapmamış olması, müvekkilin ciddi zararlara uğramasına neden olabilir. Aynı şekilde, asgari ücret tarifelerinin çok üzerinde bir bedeli zorla tahsil etmesi ya da tahsil ettiği halde müvekkiline iade etmeyip hala borç varmış gibi göstermesi, ceza konusu olabilir.

Bu tür bir avukatın müvekkilini kandırması eyleminde, avukat hakkında disiplin soruşturması başlatılır. Baro, bu tür şikâyetleri avukat şikayet etme başvurusu ile değerlendirir. Şikâyet sonucunda, avukata ihtar, kınama, geçici olarak meslekten men veya ağır durumlarda meslekten tamamen çıkarma gibi cezalar karar verilmiştir hükmüyle sonuçlanabilir.

Eğer yalan beyan nedeniyle müvekkil maddi zarara uğradıysa, bu zarar ayrıca tazminat davası konusu da olabilir. Müvekkil, zararını avukat tarafından ödemek üzere talep edebilir. Hatta bazı durumlarda, avukatın bu tür beyanları dolandırıcılık ya da görevi kötüye kullanma kapsamında savcılığa taşınabilir.

Özetle, avukatın müvekkilini kandırması ve yalan beyanda bulunması hem mesleki hem hukuki sorumluluklar doğurur. Bu gibi durumların önlenmesi için müvekkillerin süreci dikkatle takip etmek, belgeleri saklamak ve gerektiğinde yasal yollara başvurmak oldukça önemlidir.

Avukat Nereye Şikayet Edilir?

avukat nereye sikayet edilir

Avukatın müvekkilini kandırması gibi bir durumla karşılaşıldığında müvekkilin en doğal hakkı, bu etik ve hukuki ihlali ilgili makamlara bildirmektir. Türkiye’de avukatlar, faaliyetlerini avukatlık kanunu çerçevesinde ve bağlı bulundukları baro denetiminde sürdürürler. Bu nedenle ilk başvuru noktası genellikle avukatın kayıtlı olduğu barodur.

Avukata karşı disiplin süreci başlatılabilmesi için müvekkil, elinde bulunan belgelerle birlikte yazılı bir şekilde avukat baroya şikayet başvurusunda bulunmalıdır. Dilekçede, avukatın hangi davranışının hukuka ve meslek etik kurallarına aykırı olduğu açıkça belirtilmelidir. Özellikle müvekkile yanlış bilgi verilmesi, vekâlet ücreti alacağının usulsüz şekilde tahsil edilmesi ya da tahsil ettiği halde müvekkiline iade edilmemesi gibi somut olaylar detaylandırılmalıdır.

Bu süreçte müvekkil; dekont, yazışma, dava dosyası, mahkeme tutanakları gibi delilleri de başvurusuna eklemelidir. Unutulmamalıdır ki, avukat tarafından yapılan ihlalin belgelenmesi, disiplin sürecinin sağlıklı işlemesi için oldukça önemlidir. Şikâyet, zaman aşımına uğramadan ve olayın yaşandığı tarihten itibaren makul süre içinde yapılmalıdır.

Ayrıca, avukatın müvekkilini kandırması sonucu ortaya çıkan durum ceza hukuku kapsamında da değerlendirilebiliyorsa, müvekkil doğrudan Cumhuriyet Savcılığı‘na suç duyurusunda da bulunabilir. Örneğin, belgede sahtecilik, dolandırıcılık ya da görevi kötüye kullanma gibi durumlar söz konusuysa bu adli mercilere taşınmalıdır.

Avukat Baroya Şikayet Edilirse Ne Olur?

Baro, müvekkilin şikâyetini aldıktan sonra ön inceleme yapar. Şikâyet yerinde görülürse, avukat hakkında disiplin soruşturması başlatılır. Bu süreçte, avukatın savunması alınır ve dosya disiplin kuruluna gönderilir.

Disiplin kurulu, eylemin niteliğine göre avukata uyarı, kınama, geçici men, hatta meslekten çıkarma cezaları verebilir. Kararın ardından müvekkil, gerekirse Türkiye Barolar Birliği nezdinde karara itiraz edebilir.

Bu süreç, avukatın müvekkilini kandırması gibi ciddi etik ihlallerin cezasız kalmaması adına önemlidir. Aynı zamanda, avukat şikayet etme yoluyla toplumda hukuk hizmetine olan güvenin yeniden tesis edilmesi sağlanır.

Avukata Verilen Vekalet Nasıl İptal Edilir?

avukata verilen vekalet nasil iptal edilir

Bir müvekkil, herhangi bir sebeple avukatıyla çalışmak istemediğinde, öncelikle verdiği vekâletin iptali yoluna başvurabilir. Özellikle avukatın müvekkilini kandırması gibi bir durum söz konusuysa, bu iptal süreci sadece hak değil, aynı zamanda gerekliliktir.

Avukata verilen vekalet, noter aracılığıyla düzenlenmiş bir belgedir ve resmi olarak iptal edilmesi de yine noterlik işlemiyle gerçekleştirilir. Müvekkil, herhangi bir gerekçe göstermeksizin vekâleti sona erdirebilir. Bu işlem, avukatlık mesleği açısından normal bir süreçtir ve karşılıklı güvenin sarsılması halinde en doğal haktır.

İptal işlemi için müvekkilin notere başvurması yeterlidir. Noterde düzenlenen “vekâlet iptali bildirimi”, ilgili avukata da tebliğ edilmelidir. Bu bildirimin ulaştığı tarihten itibaren avukatın, müvekkili adına işlem yapma yetkisi sona erer. Ancak bazı davalarda, eski avukatın dosyada kalmaya devam ettiği teknik durumlar olabilir. Bu nedenle, vekâlet iptali sonrası mahkemeye de bilgi verilmesi, sürecin sağlıklı yürümesi açısından önemlidir.

Eğer iptal edilen vekâlet kapsamında bir ücret alacağı varsa, bu ücretin haklılığı da ayrıca değerlendirilir. Avukat, gerçekten yaptığı işlemler karşılığında asgari ücret tarifelerinin üzerinde olmayan bir tutarı talep edebilir. Ancak avukatın müvekkilini kandırması neticesinde talep ettiği ücret haksızsa, bu ücretin ödenmesi zorunlu değildir.

Ayrıca, vekâlet iptaliyle birlikte, daha önce tahsil ettiği halde müvekkiline iade edilmemiş paralar konusunda da müvekkil hak talebinde bulunabilir. Bu noktada, müvekkil süreci dikkatle takip etmek ve belgeleri saklamakla yükümlüdür.

Vekâletin iptali sonrasında, müvekkil dilerse başka bir avukatla çalışma hakkına sahiptir. Yeni avukata verilecek vekâletname ile dava süreci kaldığı yerden devam eder. Bu, dava sürecinde avukat değiştirmek olarak da bilinir ve hukuk sisteminde yasal bir haktır.

Kısacası, avukatın müvekkilini kandırması durumunda yapılacak en etkili adımlardan biri, vakit kaybetmeden vekâletin iptal edilmesidir. Bu, hem mevcut hak kayıplarının önüne geçer hem de yeni mağduriyetlerin oluşmasını engeller.

Dava Sürerken Avukat Değiştirme

Müvekkilin dava süreci devam ederken avukatını değiştirmesi mümkündür ve bu durum tamamen yasal bir haktır. Özellikle avukatın müvekkilini kandırması gibi güveni zedeleyen durumlar söz konusuysa, dava sürecinde avukat değiştirmek, müvekkilin lehine alınabilecek en etkili adımlardan biridir.

Avukat değişikliği, mahkeme nezdinde basit bir bildirim süreciyle gerçekleştirilir. Öncelikle müvekkilin mevcut avukata verdiği vekâletname noter aracılığıyla iptal edilir. Ardından yeni bir avukata vekâlet verilerek, bu değişiklik uygun olarak mahkemeye bildirilir. Böylece yeni avukat, davayı kaldığı yerden takip etmek üzere yetkilendirilmiş olur.

Bazı durumlarda, eski avukat ile ücret alacağı ya da dosya teslimi konusunda problemler yaşanabilir. Özellikle tahsil ettiği halde müvekkiline iade etmediği paralar varsa, bu durum yazılı olarak kayıt altına alınmalı ve gerekirse hukuki yollara başvurulmalıdır. Bu tarz anlaşmazlıklar çoğunlukla asgari ücret tarifelerinin üstünde haksız taleplerle ortaya çıkar. Böyle durumlarda müvekkil, gerekirse avukatı baroya şikayet etme hakkını da kullanabilir.

Yeni avukatın dosyaya dahil edilmesi, mahkemeye sunulan yeni vekâletname ile gerçekleşir. Mahkeme de bu değişikliği karar verilmiştir ifadesiyle kayıt altına alır. Eski avukat, müvekkil adına işlem yapamaz hale gelir. Bu süreçte belgelerin eksiksiz aktarımı da oldukça önemlidir. Çünkü, yeni avukatın dava dosyasını etkin biçimde yürütebilmesi için önceki belgelerin tamamına ulaşması gerekir.

Bazı müvekkiller, avukat şikayet etme sürecini başlatmakla birlikte dava sürecine de devam etmek ister. Bu durumda eski avukatla yaşanan sorunlar, yeni avukatın süreci daha dikkatle yürütmesini sağlar. Aynı zamanda, müvekkile yanlış bilgi verilmesi, dava süreci hakkında gerçeğin saklanması gibi sorunların tekrar yaşanmaması adına bir önlem niteliği taşır.

Sonuç olarak, avukatın müvekkilini kandırması, dava süreci ne aşamada olursa olsun, avukat değişikliğini haklı kılan bir nedendir. Hukuki güvenin yeniden tesis edilmesi ve sürecin sağlıklı ilerlemesi için dava sürecinde avukat değiştirmek, hem yasal hem de mantıklı bir adımdır.

Bu içeriğimizi oylayın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir